SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S-SULH

<< 1160 >>

باب: هل يشير الإمام بالصلح.

10. DEVLET BAŞKANI SULHE YÖNLENDİRİR Mİ?

 

حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال: حدثني أخي، عن سليمان، عن يحيى بن سعيد، عن أبي الرجال محمد بن عبد الرحمن: أن أمه عمرة بنت عبد الرحمن قالت: سمعت عائشة رضي الله عنها تقول: سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم صوت خصوم بالباب، عالية أصواتهما، وإذا أحدهما يستوضع الآخر ويسترفقه في شيء، وهو يقول: والله لا أفعل، فخرج عليهما رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (أين المتألي على الله لا يفعل المعروف). فقال: أنا يا رسول الله، وله أي ذلك أحب.

 

[-2705-] Aişe r.anha'dan nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem kapıda anlaşamayan iki kişinin seslerinin yükseldiğini duydu. Biri diğerinden borcunu biraz düşürmesini ve ödemede kolaylık sağlamasını istiyordu. Öteki de "Allah'a yemin olsun ki yapmam" diyordu.

 

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yanına giderek: "İyilik yapmamak için Allah'a yemin eden kimmiş?" buyurdu. Alacaklı: "Benim Ey Allah'ın Resulül (Sen aracı oldun ya,) artık dilediğini seçebilir" dedi.

 

 

حدثنا يحيى بن بكير، حدثنا الليث، عن جعفر بن ربيعة، عن الأعرج قال: حدثني عبد الله بن كعب بن مالك، عن كعب بن مالك: أنه كان له على عبد الله بن أبي حدرد الأسلمي مال، فلقيه فلزمه، حتى ارتفعت أصواتهما، فمر بهما النبي صلى الله عليه وسلم، فقال: (يا كعب). فأشار بيده، كأنه يقول النصف، فأخذ نصف ما عليه وترك نصفا].

 

[-2706-] Ka'b İbn Malik r.a.'den nakledilmiştir: Onun Abdullah İbn Ebı Hadred el-Eslemi'den bir alacağı vardı. Onunla bir yerde karşılaştı ve peşine düştü. Sesleri iyice yükselmişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara rastladı ve: "Ka'b!" dedi ve alacağının yarısını sil dercesine eliyle işaret etti. O da alacağının yarısını aldı ve yarısını sildi.

 

 

AÇIKLAMA:     Buhari konu başlığını soru tarzında koyarak, bu konuda görüş ayrılığı olduğuna işaret etmiştir. Alimlerin çoğunluğu, davada taraflardan biri daha haklı görünse de hakimin sulh yolunu göstermesini müstehab görmüşlerdir.

 

Kimi alimler de bunu kabul etmemişlerdir. Bu görüş Malikllerden nakledilmiştir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Borçluya kolaylık göstermeye ve alacakta indirim yaparak iyilik etmeye teşvik etmek

 

2- İyi bir işi yapmamak için yemin etmemek gerekir. Davudı şöyle der: Böyle yapmak mekruh görülmüştür. Çünkü kişi, Allah'ın gerçekleşmesini takdir ettiği bir işi terk etmeye yemin etmiş olabilir.

 

3- Ashab-ı Kiram Hz. Nebi'in anlatmak istediği şeyleri çabucak kavrar ve yapılmasını işaret ettiği şeyleri derhal yaparlardı. Bu da onların iyilik yapma arzularını gösterir.

 

4- Anlaşmazlığa düşen tarafların hakimin yanında seslerinin yükselmesi vb. olumsuz davranışlarının görmezden gelinmesi gerekir.

 

5- Borçlunun borcunda indirim istemesi caizdir. Ancak Malikller, borçlunun minnet altında kalacağı gerekçesiyle bunu mekruh görmüşlerdir. Kurtubi, "Herhalde bunun mekruh olduğunu söyleyenler iki iyinin alt derecede olanını (hilaf-ı evla) kastetmişlerdir" demiştir.

 

6- Miktarı ve niteliği bilinmeyen bir malı hibe etmek caizdir.

 

 

باب: فضل الإصلاح بين الناس والعدل بينهم.

11. İNSANLARIN ARASINI BULMANIN VE ARALARINDA ADİL OLMANIN FAZİLETİ

 

حدثنا إسحاق: أخبرنا عبد الرزاق: أخبرنا معمر، عن همام، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (كل سلامى من الناس عليه صدقة، كل يوم تطلع فيه الشمس، يعدل بين الناس صدقة).

 

[-2707-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Güneşin doğduğu her gün, insanın bütün organlarının vereceği bir sadaka vardır: İnsanlar arasında adil davranmak sadakadır ... "

 

Tekrar: 2891, 2989

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Müneyyir şöyle der: Buhari, "arabulmak ve adilolmak" diye başlık açtı ama bu hadiste yalnızca "adil olma"ya yer verdi. Fakat Hz. Nebi bu hadisi ile bütün insanlara seslenmiştir. Bilindiği gibi insanlar içinde hakim olanlar ve olmayanlar vardır. Bu durumda hakim, hüküm verdiği zaman adil olur. Diğer insanlar da birbirinin arasını bulduklarında adil olurlar.

 

Diğer alimler ise şöyle demişlerdir: Ara bulmak (insanların arasını düzeltrnek) adil olmanın bir türüdür. Başlıkta "adil olma’’ nın "arabulmak" üzerine atfedilmesi genel içerikli bir sözcüğün özel içerikli bir sözcük üzerine atfedilmesi kabilindendir.

 

 

باب: إذا أشار الإمام بالصلح فأبى، حكم عليه بالحكم البين.

12. HAKİM SULH'E YÖNLENDİRSE FAKAT DAVACI HAKKINI ALMAKTA DİRETSE HAKİM AÇiK BİR ŞEKİLDE HÜKÜM VERİR

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني عروة بن الزبير: أن الزبير كان يحدث: أنه خاصم رجلا من الأنصار قد شهد بدرا، إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم في شراج من الحرة، كانا يسقيان به كلاهما، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم للزبير: (اسق يا زبير، ثم أرسل إلى جارك). فغضب الأنصاري، فقال: يا رسول الله، آن كان ابن عمتك؟ فتلون وجه رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم قال: (اسق، ثم احبس حتى يبلغ الجدر). فاستوعى رسول الله صلى الله عليه وسلم حينئذ حقه للزبير، وكان رسول الله صلى الله عليه وسلم قبل ذلك أشار على الزبير برأي سعة له وللأنصاري، فلما أحفظ الأنصاري رسول الله صلى الله عليه وسلم استوعى للزبير حقه في صريح الحكم، قال عروة: قال الزبير: والله ما أحسب هذه الآية نزلت إلا في ذلك: {فلا وربك لا يؤمنون حتى يحكموك فيما شجر بينهم}. الآية.

 

[-2708-] Urve b. Zübeyr'den şöyle nakledilmiştir: Zübeyr, Medineli Müslümanlardan Bedir savaşına katılmış olan biriyle, taşlık arazideki ikisinin de tarlalarını suladıkları bir su konusundaki anlaşmazlıklarını Allah Resulü'ne taşımışlardı.

 

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Zübeyr r.a.'e): "Zübeyr! Sen tarlanı sula, sonra suyu komşuna bırak" buyurdu. Medineli adam, sinirlenerek "Ey Allah'ın Resulü! Halanın oğlu olduğu için böyle yapıyorsun değil mi?" dedi. Bu söz üzerine Allah Resulü'nün Sallallahu Aleyhi ve Sellem yüzünün rengi değişti ve: "Zübeyr! Sen sula. Sonra da suyu duvarın hizasına gelinceye kadar salıverme" buyurarak Zübeyr'in hakkını tamamen almasına hükmetti. Allah Resulü ilkin hem Züueyr'in, hem de Medineli adamın işini görecek bir çözüm önermişti. Medineli adam O'nu öfkelendirince Zübeyr'in hakkını tam olarak almasına hükmetti.

 

Urve diyor ki: Zübeyr şöyle demişti: "Hayır, Rabbine and olsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılmadıkça ... " [Nisa 65] ayetinin bundan başka bir konuda indirildiğini sanmıyorum.

 

Not:     Bu hadis, "Müsakat bölümünde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

 

 

باب: الصلح بين الغرماء وأصحاب الميراث والمجازفة في ذلك.

13. ALACAKLILAR VE MİRASÇILAR ARASINDA SULH YAPILMASI VE TAHMİNİ BİR MİKTARDA ANLAŞILMASI

 

وقال ابن عباس: لا بأس أن يتخارج الشريكان، فيأخذ هذا دينا، وهذا عينا، فإن توي لأحدهما لم يرجع على صاحبه.

İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: İki ortağın muharece yaparak, birinin zimmet alacaklarını, diğerinin aynı alacakları almasında bir sakınca yoktur. Birinin alacağı telef olursa diğerine dönüp ondan pay isteyemez.

 

حدثني محمد بن بشار: حدثنا عبد الوهاب: حدثنا عبيد الله، عن وهب بن كيسان، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال: توفي أبي وعليه دين، فعرضت على غرمائه أن يأخذوا التمر بما عليه فأبوا، ولم يروا أن فيه وفاء، فأتيت النبي صلى الله عليه وسلم فذكرت ذلك له، فقال: (إذا جددته فوضعته في المربد آذنت رسول صلى الله عليه وسلم). فجاء ومعه أبو بكر وعمر، فجلس عليه ودعا بالبركة، ثم قال: (ادع غرمائك فأوفهم). فما تركت أحدا له على أبي دين إلا قضيته، وفضل ثلاثة عشر وسقا، سبعة عجوة وستة لون، أو ستة عجوة وسبعة لون، فوافيت مع رسول الله صلى الله عليه وسلم المغرب، فذكرت ذلك له فضحك، فقال: (ائت أبا بكر وعمر فأخبرهما). فقالا: لقد علمنا إذ صنع رسول الله صلى الله عليه وسلم ما صنع أن سيكون ذلك.وقال هشام، عن وهب، عن جابر: صلاة العصر، ولم يذكر أبا بكر، ولا ضحك، وقال: وترك أبي عليه ثلاثين وسقا دينا. وقال ابن إسحاق، عن وهب، عن جابر: صلاة الظهر.

 

[-2709-] Cabir İbn Abdullah r.a.'dan nakledilmiştir: Babam borçlu ölmüştü. Alacaklılarına babamın borcuna karşılık (sahip olduğum) hurmayı almalarını önerdim. Fakat bunun alacaklarını karşılamayacağını düşünerek kabul etmediler. Bunun üzerine Hz. Nebi'e giderek durumu ona anlattım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Hurmaları dalından kesip kurutma yerine serdikten sonra beni çağır" buyurdu. (Dediği gibi yaptım). Yanında Ebu Bekir ve Ömer'le birlikte geldi. Hurmanın başına oturdu ve bereketlenmesi için dua etti. Sonra "Alacaklılarını çağır ve onların her birine hakkını eksiksiz ver" buyurdu.

 

Babamın borcu bulunup onu ödemediğim hiç kimse kalmadı. 13 vesak (yaklaşık 2,5 ton) da arttı: 7 vesak acve ve 6 veya 7 vesak levn ve 6 vesak acve.

 

Akşam namazını Allah Resulü ile birlikte kılarak bunu O'na haber verdim. Güldü ve "Git bunu EbU Bekir'e ve Ömer'e de anlat" buyurdu. (Dediği gibi yaptım). Herikisi de "Biz zaten Allah Resulü bunu yaptığında böyle olacağını biliyorduk" dediler. Hişam'ın Vehb'ten onun da Cabir'den nakline göre Akşam namazı yerine ikindi namaz! vaktinde Resulullah ile görüştüğünü anlatır, ancak "güldü" sözünü ve "Ebu Bekr'in adını" rivayette zikretmez. Diğer bir ibarede ise şöyle der: "Babam vefat ettiğinde otuz vesak borç bırakmıştı." İbn İshak ise Vehb'in Cabir'den rivayetinde de bu vaktin öğle namazı olduğunu kaydeder.

 

 

AÇIKLAMA:     Acve Medine hurmalarından bir türün adı olup Nebi s.a.v.'in kendi eliyle diktiği hurma ağaçları olduğu bilinir. Levn de ayrı bir hurma türüdür.

 

Konu başlığında geçen "tahmini miktar belirleme’’ nin nasılolacağı "İstikraz" (Ödünç isteme) bölümünde açıklanmıştır. Buhari'nin maksadı şudur: Borcun yerine herhangi bir şeyalırken tahmine göre hareket etmek caizdir. Bu bedel alacak cinsinden bir mal ve ondan daha az da olsa hüküm böyledir. Bu, yasak kapsamında değildir. Çünkü iki tarafın da buna itiraz! yoktur.

 

 

باب: الصلح بالدين والعين.

14. ZİMMET BORCU VE AYNi BORÇTA SULH YAPMAK

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا عثمان بن عمر: أخبرنا يونس، وقال الليث: حدثني يونس، عن ابن شهاب: أخبرني عبد الله بن كعب: أن كعب بن مالك أخبره:

 أنه تقاضى ابن أبي حدرد دينا كان له عليه في عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم في المسجد، فارتفعت أصواتهما حتى سمعها رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو في بيت، فخرج رسول الله صلى الله عليه وسلم إليهما، حتى كشف سجف حجرته، فنادى كعب بن مالك، فقال: (يا كعب) فقال: لبيك يا رسول الله، فأشار بيده: أن ضع الشطر، فقال كعب: قد فعلت يا رسول الله، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (قم فاقضه)

 

[-2710-] Abdullah İbn Ka'b'dan nakledilmiştir: Ka'b İbn Malik ona şöyle anlatmıştır: Ka'b, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem hayatta iken mescitte İbn Ebı Hadred'deki alacağını tahsil etmek istemişti. Aralarında konuyu tartışırken sesleri yükseldi ve Allah Resulü odasından bu konuşmaları duydu. Resulullah odasının perdesini aralayarak onların yanına çıktı.

 

"Ka'bi" diye seslendi. Ka'b: "Buyur, Ey Allah'ın Resulü!" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem alacağının yarısından vazgeçmesini eliyle işaret etti. Bunun üzerine Ka'b "Ey Allah'ın Resulü' Tamam öyle yapıyorum" dedi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (İbn Ebı Hadred'e) "Haydi, şimdi öde" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal şöyle der: Alimler, kişi alacaklısıyla dirhem borcuna karşılık daha düşük dirhem borcu ile sulh yapsa ödeme zamanı gelmişse bu caiz olur. Ödeme zamanı gelmemişse alacaklı, üzerinde anlaşılan dirhemleri teslim almadan sulh yapmaları caiz olmaz. Ödeme zamanı geldikten sonra dirhem borcuna karşılık dinar ile veya dinar borcuna karşılık dirhem ile sulh yapsalar caiz olur, ancak alacaklının sulh meclisinde anlaşılan parayı teslim alması şarttır.

 

SULH BİTTİ.

ŞURUT BİR SONRAKİ SAYFADA